1 Ocak 2024 Pazartesi

Tepedeki Kuş

Çatıda bir kuş bekliyor

Kanatlarını gizlemiş, 

İntihara meyilli

Gözünde bir damla kalmış akmayı beklerken

Esintide donup kalmış, 

Bırakır mı kendini aşağıya cesaretle

Düşmeyecek şansı olmasına rağmen

En büyük özgürlüğü gökyüzüyken

Gökyüzünden vazgeçip 

Yerle bir olabilir mi?




Ben Hala Bir Çocuğum

Asıl olgunluk affetmek dediler yıllarca.
Fakat affetmek için atılan her adım için bedel ödenmesi gerektiğini anlatmadılar.. Sevgi boşluğunda yetişen çocukların hayatları boyunca bununla başa çıkması gerektiğine kimse değinmedi..
Oysa, sevgisizlik içinde büyüyen her çocuk, kaç yaşına gelirse gelsin hala aynı çocukluğu taşır içinde.
Lütfen birileri olgunluğa erişildiğinde, içimizdeki çocuğun da büyüyeceğine inandırabilir mi bizi? Her şey inanmaktan geçer ya hani?
 

Yabancı

Bir adam tanıdım,

Bana oldukça yabancı. 

Keskin dili, 

Sert sakalları,

Dokunarak zihnimde anlamlandırdığım yüz hatları,

Kıvrık kirpiklerin ardından bakışı.

Bir şeyler anlatıyor fakat,

İlk bakışta anlaşılmaz.

Çizilmiş dudakları, sessiz tebessümü

İçi ısıtan kahkahası

Tanıyormuş hissi veren,

Ya da bir o kadar hiç tanımamışlık...





İMGE

 Sisli bir gece fısıldıyor kulaklarıma,

Oldukça sakin ve nemli. İlk kar yağdığındaki yumuşaklık hissiyatını yavaşça bırakıyor tenime. Yol boyunca tek bir sokak lambası eşlik ediyor bu temasa. Bir de tozlanmış ufak bir bank. İnsanı derince düşünmeye itiyor adeta. Yaşamın başladığı yerden, bitişinin bilinmezliğine kadar ki tüm zamanlar zihinde yeşeriyor. Hayata dair anlam arayışları başlıyor bir anda. Çokça düşünmenin getirdiği engellenemeyen zincirleme. Zaman zaman yüzde oluşan ufak tebessüm eşlik ediyor düşüncelere. Bazı anlar da gözden süzülen birkaç damla yaş. Zamanın ahengi öylesine güçlü ki, sana unutturduğunu düşündüğün her şeyi resmediyor zihninde bu gece. Kaçınılmaz bir sorgulama başlıyor. Cevapladığını düşündüğün tüm soru işaretleri tekrardan gün yüzüne çıkıyor. Soru işaretleri yaşananlar kadar karmaşık değil, fazlasıyla net. Ve o kadar net ki soru işaretlerini ortadan kaldırmak yüklü bir cesaret istiyor. Bir yandan telaş beliriyor bedenimde. Adımlarım hızlı hızlı akıyor kusursuz görünen asfaltın yoğunluğunda.


Büyüyoruz Farketmeden

 Büyüyoruz.

Yavaş yavaş ve biz farketmeden. Durmadan akıyor zaman. Belki de zaman durduğunda geçen zamanın, büyümenin farkındalığı oluşacak içimizde. O yüzdendir dur durak bilmeden zamanın akıp gitmesi.

İnsan bedenen yaşlandığını ayna karşısında anlar. Peki ya, ruhun yaşlandığını ayna karşısında anlayabilir miyiz? Kalbimizde hayal kırıklığından kalan izlerin olduğunu, göz çevremizde oluşan kaz ayaklarını gördüğümüz gibi görebilir miyiz? Sanmam. Görebilseydik eğer dayanabilir miydik, yüzleşebilir miydik bilmem. Hissediyoruz evet. Kalbimizdeki acıyı bedenimizde de hissediyoruz. Fakat göremiyoruz. Akan kana şahit olamıyoruz. Gözyaşları acının ardında kalan tek gösteri. Göremediğimiz sadece hissettiğimiz acının tek şahidi. 

24 Aralık 2020 Perşembe

TAŞ

Nasıl bir hüzün boğdu seni,
Tenini eskitti?
Hangi aşkta bıraktın yüreğini,
Bu akvaryumda ki taş yoksa kalbin mi?

17 Mayıs 2020 Pazar

Kapkara Boşluk

Zaman zaman psikolojimin aslında düşündüğüm kadar sağlam olmaması gözümü korkutmuyor değil.
Olaylara bakış açımın sertleşmesi,
Duygu yitirimiyle beraber mantığımın deli gibi bağırdığı bir zamandayım aslında.
Sanki kendi kendime saatlerce konuşuyorum da,kimse konuştuklarımı umursamıyor,duymuyor ya da ben duymalarını istemiyorum...
Bunlardan hangisi daha yakın şu anki duruma bilemiyorum.
Bazen içimin tamamiyle karanlıkla kaplı olduğunu düşünüyorum.
Kapkara bir boşluğun içinde sonsuzluğa hapsediliyormuşum gibi..
Bunları tetikleyenin, kafamın içinde ki susmak bilmeyen o seslerin olduğunu biliyorum.
Fakat oraya ulaşıp,onları susturmak o kadar zor ve uzak ki,
Düşünmemeye çalışmak o kadar yorucu ki..
Sözde yorgunluktan çıktım,asıl yorgunluğumla baş etmeye çalışıyorum her an.
Susmuyor kafamdakiler,
Anlamıyor etrafımdakiler,
Anlatmak istemiyorum ya da her neyse.
Benim bile çözemediğim bu şeyi,
Etrafımdakilerin anlayıp çözmesi;kafamdaki sesleri susturmam kadar imkansız ve zor.

25 Nisan 2020 Cumartesi

Değişmeyen Gerçekler

Uzun zaman oldu beyaz sayfaya saatlerce bakmayalı..
Yazamamak ama çokca düşünmek
Bu aralar sıkça yaptığım şeylerden biri..
İçinde hiçbir duygu yokken nasıl yazabilir insan?
Nasıl kelimelerin kargaşasından zevk alır?
Üzülmeyi de sevmek kadar unutmuş gibiyim.
Unuttuklarımın arkasına sığınıyorum,
Hiç yaşamamış,yaşadıklarıyla hiç yaşlanmamış gibi..
Düzen değişmiyor unutsam da,
Sevenin üzüldüğü,
Sevilenin ise delilerce üzdüğü,
Sevmenin bencillik olarak görüldüğü,
Kimsenin, kendinden başka kimseyi sevemeyeceği gerçeği
Unutsam da bir şeyleri,
Hatırlasam da,
Çizgi değişmiyor.

7 Eylül 2019 Cumartesi

SON YAKLAŞIYOR

Basitleştirilmiş bedenler,
Hiçlenen duygular.
Günden güne varoluşun bir anda yok oluşu.
İnsanlığın dilini kaybetmesi,
Fiziksel gücün amansız yerde araya girmesi,
Dünya'nın sonu geliyor cümlesi çınlıyor kulağınızda.
Korkunun,gücün üstüne taşınması,
Çığlıkların artık şarkı gibi gelmesi,
Umursamazlığın altında yatan vicdan azabı.
Suçsuzken,suçluluğun bastırması.
Tüm olaylar yaşanırken susan insanlığa çare bulunamıyor.

20 Nisan 2019 Cumartesi

FARKSIZLIK

Aslında kimse anlattığı kadar farklı değil. 
Gitmez,değişmez değil. 
Öyle gidişleri var ki,senden bir şeyler götürür. 
Bir parça,bir can. 
İnancını sürükler,
Güvenini kırar,
Toparlanamaz hale getirir..
Aslında kimsenin sesinde huzur yok.
Kimsenin bakışında sevgi,
Dokunuşunda aşk yok. 
Öyle anlatırlar ki,bu benim bulabileceğimin en iyisi bile dedirtebilir.

Aslında en kötüsüymüş düşüncesiyle başbaşa kalacağını bilmeden.

3 Ağustos 2018 Cuma

Aşk Sarhoşluğu

İçtikçe değil,sevdikçe güzel kafam.
Severken görürüm yanlışı doğru,
Bilincim yerinde sadece mantıksızım.
Gururum nerede, bilmem
Aynada ki benliğim uzun süredir kayıp.

Sarhoşum,sarhoş.
Aşkın sarhoşluğu sardı beni,
Ayakta duramam.
Yürürüm sonunu bilmediğim yolda,
Az biraz sallantı.

Sandığım gece aslında gündüz.
Bu sarhoşluk Güneş'i Ay sanar,
Çiçekleri kaktüs.
Bu gece de bi hüzün sardı beni,
İçtikçe değil,sevdikçe güzel kafam.

Tepedeki Kuş

Çatıda bir kuş bekliyor Kanatlarını gizlemiş,  İntihara meyilli Gözünde bir damla kalmış akmayı beklerken Esintide donup kalmış,  Bırakır mı...